top of page
  • Yazarın fotoğrafıAçelya Küle

Sıcaklığı Hissedebilir misin ?

Uzun zaman önce, özellikle doğu kültürlerince bilinen " farkındalık öğretileri" ile ilgili kitaplar okumaya başladım . Fark ettim ki, biz batı kültürlerinde çoğu kişi için "farkındalık" bir kelimeden ibaret. Çoğumuzun bunula ilgili fikirleri var fakat farkındalığı hayatımızda nasıl uygulayacağımızı bilmiyoruz.

Geçtiğimiz senelerde katılmış olduğum bir seminerde konuşmacı "bulaşıkları yıkarken orada mısınız ?. sorusunu bizlere yöneltti ve bu bana biraz garip geldi. Nasıl yani ? Tabi ki oradayız , ya yerleştiriyoruz , ya yıkıyoruz işte. Oysa ki o tam bir bütünlükle orada olup olmadığımızı soruyordu. Ellerimize değen köpüğün ve suyun sıcaklığının farkında mıydık ? Beden duruşumuzun ve tencere, tabakların ağırlığının ?. Yoksa sadece; şunları bitirsem de bir çay demlesem... diye mi düşünüyoruz ?

Yaptığımız gündelik işlerde, her şeyin iki yolu vardır. Aklımızda farklı planlar varken bir işi bitirmiş olmak için yapmak veya anın içine kendimizi vererek, en ufak işlerde bile elimize değenin, nefes alışımızın farkında olarak bir işi yapmak. Bulaşıkları yıkarken bir fincan çayı düşünürsek ve böylelikle bu iş baş belasıymışçasına biran önce bitirme eylemine girişirsek o anda "bulaşıkları yıkamıyoruz, hayattan o anı çalıyoruz " demektir. Aslında o anda tezgahın önünde dururken ya da temiz tabakları yerleştirirken " yaşadığımız günün ve bu lütfun" idrağından yoksunuzdur.




Bulaşıkları farkındalıkla yıkayamazsak ,yerleri an ile bütünleşip süpüremezsek veya farklı bir iş üstünde iken acele ile bir sürü planı kafamızda toparlamaya çalışıyorsak, büyük olasılıkla çayımızı da içemeyeceğiz demektir. Çay bardağı avuçlarımızın içindeyken bunun farkında olmadan sadece başka planlar yapıyor olacağız. Böylelikle geleceğin içine doğru çekilmiş olacak ve yaşadığımız hiç bir anı tam olarak yaşamıyor "anı kaçırıyor " olacağız.


Peki durum böyleyken ve zihin hep bir şeylerin peşinde sürükleniyorken biz gerçekten yaşıyor muyuz ? Ya da şöyle sorayım; zihinsel olarak umut ettiğimiz geleceğin peşinde sürüklenirken ne kadar "şimdi" de kalabiliyoruz.? O iş olursa mutlu olacağım, bu sınavı alırsam huzurlu olacağım derken , şimdide farkındalıkla gerçekleştirebileceğimiz mutluluk ve huzurdan feragat ediyoruz. Sanki huzur ve mutluluk bir hedef vasıtasıyla geliyormuş gibi. Oysa ki başarı sonucunda hissedilen mutluluk duygusu "egonun bir süre tatmin olmasından" başka bir şey değil. Huzur ve mutluluk anda yakalanabilen ve bilinçli bir şekilde farkındalıkla edinilen bir tutumdur.



Diyebilirsiniz ki, gündelik işlerim çok yoğun ve bu yüzden kafam sürekli meşgul , nasıl anda kalabilirim ki ? Haklısınız, ve bunu kendimize katı bir tutumla empoze etmemize gerek yok . Fakat haftada bir günde olsa yaptığınız bir aktivitede, bu kitap okumak ve film izlemekte olabilir , zihinsel olarak sadece orada olmaya niyet edin ve aklınızın dağılmaya başladığını fark ettiğinizde nefesinize ve yaptığınız işe odaklanarak zihni sakince geri getirin . Belki de bu beş dakikalık bir çay veya kahve molası olsun . Sadece idrak edin kokusunu , sıcaklığını, ağzınızda bıraktığı tadı. Aklınız sadece buna odaklansın. Eminim ki bu zamanları genişlettikçe küçük dokunuşların ve özümseyerek yaptığınız işlerin, içinizde nasıl bir mutluluk oluşturduğunu fark edeceksiniz ve bu küçük şeylerin aslında nasıl bu kadar haz verdiğini daha önce fark edememiş olmak belki de sizi şaşırtabilir. Her anınızın "anda farkındalık" ve "huzurlu" geçmesi niyetiyle.


Sevgiler Açelya

72 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Neden abone olmalıyım?

Eğer sitemizi gezerken keyif alıyorsanız ve yeni paylaştığımız içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız aşağıdaki abonelik formu bölümüne mail adresinizi yazıp gönder butonuna basabilirsiniz.

bottom of page