Olurlar olmazlar... Olmayanı oldurmaya çalışanlar.. Bitmişin peşini bırakamayanlar ya da pervasız davrananlar. Bunlar çok insani yaklaşımlar. Hepimiz burada mıyız ?
Çocukluk yıllarımda samimi olduğum bir arkadaşım vardı. Yediğimiz içtiğimizin ayrı gitmediği, çoğunlukla günlerimizin birlikte geçtiği, aynı sınıfta olduğum, sevdiğim bir kız. Yıllar geçti, benim lise için şehir dışına çıkmam ile birlikte eskisi kadar zaman geçirememeye başladık. Telefonlaşıyorduk, arada yaz tatillerinde bir araya gelip eski günlerden konuşuyorduk ama artık ortaokulda değildik. Görüşlerimiz değişmiş, hayatı algılayışımız farklılaşmıştı. Bu benim için bir sorun değildi , her görüşe saygım vardı ve sonuçta o benim çocukluk yıllarımdan bir parçamdı.
Aradan epey zaman geçti lise bitti, üniversite başladı. Artık bu arkadaşımla eskisi kadar samimi değildik. Nadir konuşuyorduk ve konuşmalarımız kısa kesiliyordu. İşin kötü yanı, arkadaşlık ilişkisini sürdürmeye istekli olan bendim. Ben ararsam konuşuyor, ben ararsam plan yapıyorduk. Ve içten içe bu arkadaşımın bana karşı artık samimiyetsiz olduğunu hissediyordum. Sanki araya görünmez bir duvar örmüştü ve sırf ayıp olmasın diye görüşüyordu. Ben bunu içsel olarak hissetsem bile, bilinçli zihnimde onun bu tavrına karşı " yok ya işi vardır", "o benim çocukluğumdan beri yanımda" ,"bana öyle gelmiştir". diyerek kendimi kandırıyordum.
Oysa ki artık birbirimize vereceklerimiz bitmiş, arkadaşlık paylaşımımızdan öğreneceğimizi öğrenmiştik. Kısacası hayatımın onunla ilgili dönemi son bulmuştu. Tabi ben o zamanlar bunun farkında değildim ve nedense bu durumu kendime yediremiyordum. Farkında olmadan bu arkadaşlığa karşı bilinçsiz bir direniş geliştirerek ona daha çok tutunma eylemine girdim. Zamanla bu durum benim için kırgınlıkla sonuçlandı ve şu anda artık bu arkadaşımla görüşmüyorum. Şu noktada yanlış anlaşılmasın ki, ben bu eski arkadaşımı savunmuyorum. Bana karşı içsel bir farklılık geliştiren ve sebepsiz mesafeleri koyan oydu. Sebebini bilmesem de hoş bir tavır sergilemedi ve koyulan bu mesafenin konuşularak halledilebileceğini düşünen ben ve umarsız olan "o" vardı. Bu durumlar yaşanırken uzun bir süre aklıma bu arkadaşım geldikçe ona arada kızıyor ve söyleniyordum .
Artık bu düşüncelerden sıyrılmış bulunmaktayım, içsel oluşumlarını net olarak bilemeyeceğim için ve olayları sadece kendi perspektifimden gördüğümden dolayı artık onu suçlamıyorum ve biliyorum ki yapılacak paylaşım yapıldı ve alınacak dersler alındı.
Buna benzer bir hikaye sizlere de tanıdık geliyor mu ? Birçoğumuzun buna benzer biten arkadaşlıkları, bitmiş olan ama özde bitmemiş ilişkileri olmuştur. Belki yine çoğunluğumuz bu kabullenme süreçlerimizi uzattık, durumu olduğundan farklı yöne saptırdık ve kendimizi kandırmaya yönelik tutumlar sergiledik. Ama ne yaptıysak o kişiler gidecekleri varsa gittiler ve gerçekler yüzümüze vurunca ortaya çıkan öfke patlamalarımızla kalakaldık. Bunlar çok insani ve hepsi olağan.
Ama burada farkına varmamız gereken nokta kendi dirençlerimiz . Bu dirençler herkes için farklı şekillerde; bazılarımız için o kişiye alışılmışlık, bazısı için güven, gelecek endişesi , dayanak noktası veya inanç sistemleri.
Öyle durumlar oluyor ki, arkadaşlarımız sebepsiz yere mesafeler koyuyor ya da bizi sevdiğini düşündüğümüz ve bu yönde hareket eden kişi sebepsiz yere terk ediyor. Bazen de bu limonileşmeyi fark ediyoruz, hissediyoruz ama bunu kendimize itiraf edemiyoruz. Bu durumlar çoğunlukla özgüvenimizi sarsıyor, bazen de bizleri yetersiz hissettiriyor.
Eğer olaylara daha geniş bir pencereden bakacak olursak, aslında bu yaşananlar yine tekamül sürecimiz için olması gerektiği gibi. Fakat biz, olaylar yaşanırken çoğunlukla bu farkındalıkta olamıyoruz, dolayısıyla hayatımızdaki bu değişiklikleri olduğu gibi kabul edemiyoruz. Sonuç olarak uzayan süreçler ve bırakılamayan ilişkilerdeki yaşanan duygusal durumlar çok daha sancılı bir hal alıyor.
Oysa ki insan tekamülünde , evrensel süreçlerde, bir kişi yada olaydan alınacak ders alınmışsa, yaşanacak deneyim yaşanmışsa, artık ortak bir payda yoksa ve gelişimine bir katkısı bulunmayacaksa o kişi ile ilişkin bitmiş demektir. Sen istesen de istemesen de hayat onu senden alır. Ve tanık olduğum kadarıyla bu dersleri almamaya direnen insanlar ve yaşananları zihninde sürekli inkar edenler maalesef ki bu deneyimleri tekrar ve tekrar yaşıyorlar. Kişilerin isimleri değişiyor fakat senaryo aynı kalıyor.
Peki uzun süreli ilişkiler bitiyor, arkadaşlıklar bitiyor . Ne yapacağız yani üzüldüğümüz ve öfkelendiğimiz halde her şey çok güzelmiş gibi mi davranacağız.? Tabi ki hayır. Bu zaten mümkün değil, kaldı ki bu üzüntü ve bağlanmışlık olmasa ders çıkartabileceğimiz ya da kendimizdeki eksiklikleri gözlemleyebileceğimiz bir alan da doğmazdı. Asıl sormamız gereken bu deneyimi neden yaşadığımız ve bundan ne öğrendiğimizdir.
Ben inanıyorum ki karşımıza çıkan ve bize kötü deneyimler yaşatan insanlar, aslında bize bir ayna tutmak için hayatımıza giriyor. Bizi çok kızdıran ve bu insanlar sayesinde maruz kalmış olduğumuz tavır ve hareketler , "neden bunlara bu kadar tepki verdiğimizi gözlemleyebilmemiz için" kendi içimize dönüp sorgulanmamış olana ışık tutuyor. Böylelikle belki de daha önce keşfetmemiş olduğumuz "beklenti, bağımlılık, tepki , sınırlar" vb. içsel oluşumları görebilme olanağı yakalıyor, güçsüz olan yanlarımızı güçlendirebilme fırsatı elde ediyor ve zaaflarımızı fark ediyoruz.
Bazı zamanlarda da evren, bu insanlar yoluyla bize yolumuzu değiştirmenin gerekliliğini ya da yaşatılmış olan acılarla daha bilinçli hale gelip gelişmemiz gerektiğini salık veriyor olabilir. Bu mesajlar ve anlamları kişiden kişiye değişim gösterecektir ve yaşanılmış olan hiçbir deneyim boşuna değildir. Ayrıca çoğumuz fark etmiştir ki bu yaşanılanların üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra geriye dönüp bakıldığında aynı insan değiliz. Bir şekilde değişiyoruz , kişilere karşı düşüncelerimiz, önyargılarımız, algılarımız esnemeye başlıyor. Tabi ki her kişide her zaman olumlu olgular da gözleyemiyoruz. Bazılarımız daha çok içe kapanıyor ya da yaşamdan korkuyor. Bunun da yine o kişilere özgü "değişim yollarında" aşılması gereken yapıtaşları olduğu kanısındayım. Unutmayalım ki her kişinin gelişimi farklılık gösterecektir.
Ayrıca bilinçli farkındalığımızı geliştirdiğimizde ve bu insanların tekamülümüz için gerekliliğini içsel olarak idrak edebildiğimizde, onlara kızıp küsmek yerine yaşattıkları deneyimler ve gelişimimize sağladıkları katkılardan dolayı teşekkür bile edebiliriz.
Farkındalıkla Kalın
Sevgiler Açelya
Comments