top of page
  • Yazarın fotoğrafıAçelya Küle

Bilinmezliklerin İçerisinde

Bir zamanlar bir kitapta bilinmezlik hakkında güzel bir hikaye okumuştum. Bir yerde tek bir erkek çocukları olan bir aile hakkında. Aile çok fakirdi. Bu oğul onlar için son derece değerliydi ve ailesi için önemli olan tek şey kendilerine biraz maddi destek ve prestij sağlanmasıydı. Sonra oğlan attan düştü ve sakat kaldı. Bu olay aile için büyük bir hüsrana sebep oldu. Bundan iki hafta sonra köye askerler geldi, bu vasıtayla ülkelerini savunmak üzere çıkan istilada savaşmaları için sağlıklı ve genç adamları topladıklarını öğrendiler. Fakat oğulları sakat olduğu için onu almamışlardı. Savaş bitip uzlaşma sağlandıktan sonra çevrede oturanlardan öğrendiler ki giden gençlerin çoğu dönememişti.



Hayatta böyledir. Şu an içindeki iyi ve kötü durumların, gelecekte bize ne gibi getiri yada götürülere sebep olacağını göremiyoruz. Kötü durumların eşiğinde olduğumuzu bildiğimiz zamanlarda, hepimizin ilk vereceği sınav objektif olarak kıyıda kalmak ve olayları somutlaştırmamaktır. Sanki oluşumlar yaşam bulmuş ve bizim düşünsel olarak yazdığımız kötü senaryolar gerçekleşmiş gibi bir tutuma girmek, genelde yaptığımız "kötümser somutlaştırma" ya bir örnek. Oysa ki bunların çoğu varsayımlardan ibaret.


Bu varsayımlarımızın çoğu içsel olarak "acıdan kaçınma" ve " güvensizlik" ile ilintili, oysa ki yaşamda her şeyin mükemmel olması sonucunda gidilecek bir cennet kıyısı da yok. Hayatta her daim "iyi ve kötü" olarak değerlendirdiğimiz oluşumlar ve bu oluşumlar sayesinde bilinmezlik içeren bir gelecekle yaşıyoruz. Bu gelecek bilinmez olmasına rağmen ona anlam ve beklentiler yükleyerek , farklı olasılıklar olabilme ihtimaline karşı görüşümüzü kısıtlıyoruz. Dolayısıyla bilinmezlik içerisindeyken, hayat beklentilerimiz dışında geliştiğinde hüsran ve hayal kırıklığına uğruyoruz.

Oysa ki düşündüğümüzde, hayatla kişisel bir anlaşmaya girmiş değiliz. O sana olduğu gibi bana da bugün güzellikler getirirken yarın acı veren bir deneyim yaşatıyor. Ama zihni serbest bırakıp bilinmezlikleri kucaklayabilen kişiler bir nebze oluşumları daha açık bir yürekle kabul edip hayal kırıklıkları yaşamak yerine olanı olduğu gibi görebiliyor.


Sanırım hepimiz içsel olarak daimi bir zevk ve acıdan kaçınmanın olası olmadığının farkındayız. Ama zihinsel olarak sanki buna dayanan bir temele bağlıyız ve o temel sallanır gibi olduğunda bunu kabullenemiyoruz. Daha açık bir açıdan bakabilirsek eğer görüyoruz ki hayat daima geçişler halindedir ve yaşam iyi bir öğretmendir. Fakat biz bilinmezliğe alan tanıyarak ona yönelik esnek bir düşünce yapısı geliştiremediğimiz zamanlarda , hayatın bize öğretici bir arkadaş değil de, ıstırap verici bir deneyimmiş gibi görünmesi gayet doğal.


O zaman şunu da sorabiliyoruz . Bilinmezliklere karşı nasıl açık bir zihin geliştireceğiz ? Zihinsel olarak dayanak sağladığımız "beklenti içeren" temellerden bahsetmiştim. Belki onları hemen söküp çıkartamayabiliriz. Ama esneklik getirerek arada sallanmalarına alan tanıyabilirsek beklentilerimiz dışında gerçekleşen oluşumları daha rahat kabullenebileceğimizi düşünüyorum. Ayrıca yine bilinmezliğe kucak açtığımızda ve yaşam istediğimiz koşullar altında ilerlemediğinde ortaya çıkan öfke ve hayal kırıklığı duygularına karşı daha yapıcı bir tutuma girerek bu duygularında oluşumuna alan tanıyabileceğimizi düşünüyorum.

Farkındalıkla Kalın

Sevgiler Açelya

63 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

İncinme Nedir

Neden abone olmalıyım?

Eğer sitemizi gezerken keyif alıyorsanız ve yeni paylaştığımız içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız aşağıdaki abonelik formu bölümüne mail adresinizi yazıp gönder butonuna basabilirsiniz.

bottom of page